Pages

14 Şubat 2014 Cuma

UMRANDAN UYGARLIĞA- CEMİL MERİÇ

Avrupa, maddeciliğine rağmen Hıristiyan’dır; sağcısıyla, solcusuyla Hıristiyan. Hıristiyan için tek düşman biziz: Haçlı ordularını bozgundan bozguna uğratan korkunç ve esrarlı kuvvet. Genç cüce, müselsel zilletler sonunda ihtiyar devin zaaflarını keşfeder; ahde vefa, civanmertlik, merhamet Aşağıdan alır, hulûs çakar, yaltaklanır ve nihayet alt eder devi. Cenk meydanlarında değil, yatak odalarında kazanılan bir zafer.
Zavallı Türk aydını Batılı dostları alınmasınlar diye hazinelerini gizlemeye çalışır. Sonra unutur hazineleri olduğunu. Düşmanın putlarını takdis eder, hayranlıklarım benimser. Dev, papağanlaşır.

BU ÜLKE- CEMİL MERİÇ

Vatanlarını yaşanmaz bulanlar vatanlarını yaşanmaz'laştıranlardır.
Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.

13 Şubat 2014 Perşembe

JURNAL2 - CEMİL MERİÇ

Sen ki son liman, son ümit, son dost, ilk ve son sevgilisin. Sen ki yıldızım, sen ki annem, sen ki çocuğumsun... Acılarımla hırçınlaştığına üzüldüm. Istıraplarım çok mu çirkin, çok mu çocukca? Onları senden mi gizleyeceğim? Sahneye maskeyle çıkmak! Ben aktör değilim.

GÜNÜMÜZ TEFSİR PROBLEMLERİ- M.SAİT ŞİMŞEK

Problemler her zaman ve her konuda muhakktır.

Kur'anın muhtevasından çok onun şekli ön plana çıkmıştır. artık Kur'anın yazıldığı ya da basıldığı kâğıdın kalite ve rengi, kapağı, yazıldığı hat, hattaki renklendirmelerle daha bir önem kazanmıştır. Artık Kur'anı öğrenmek ve okumak, harflerin mahreçleri, hangi durumlarda hangi harflerin kaç elif uzatılarak okunacağı, idğam, işmam, kalkale, ra'nın hükmü vs. gibi hususlar anlamına alınmaya başlanmıştır. Kur'an öğretiçilerin işi artık bunlar olmuştur.

11 Şubat 2014 Salı

TARİKATLAR

Tarikat, Arapçada ‘yol’ manasına gelir. Tarikatlar da belli bir yol üzerine giderler. Bilinen bir gerçek var ki; tarikatların sadece pasif bir İslam inancı içinde olduğu yönündeki bilgidir. Oysa tarikatlar tarihte olduğu kadar bu günde aktif faaliyet yürütmektedirler. Tarikatlar tarihte, yolcularla ilgilenmek, İslam’ı en iyi biçimde anlatmak, askeri faaliyetlerde devlete yardımcı olmak gibi topluma yararlı olacak işler üslenmişlerdir. Bu gün ise ilmin ve bilimin önüne engel oluyor iddiasıyla pek sıcak bakılmamaktadır. Tarikatlar bu gün, geçmişte yapmış olduğu faaliyetlerden ödün vermiş olabilir. Ama toplumu bir arada tutmasına vesile olmuştur. Bu gün hâlâ aç insanları doyurmakta, derdi olan insanların derdine çare aramaktadırlar. Özellikle tüm dünyada sorun olan küresel terörizme karşı bulundukları yerde insanları bir arada tutmuşlardır. Bir arada olmak rabıta ile olur. Rabıta demek birine veya bir şeye bağlanmaktır. Rabıta tarikat geleneğinin vazgeçilmez unsurudur. İnsanlar bir şeyhe bağlanır ve ona itaat ederler. Tarikatta ‘şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır’ anlayışı yatar. Tarikat şeyhinin şeyhi şeytan olması da düşünülemez. Çünkü tarikat şeyhliğine çıkmak uzun bir süreç ve iyi bir İslam ahlakı gerektir. Böylece şeyhe intisap edenler iyi bir İslam ahlakına sahip olur. Aynı zamanda bulunduğu topluma yararlı olmaya çalışır. Bu bilgiler doğrultusunda Adıyaman- Menzil köyündeki Nakşibendi tarikatını ele alalım. Tarikatın silsilesi Hz. Ebubekir’e dayandığı söylenir. Bulunduğu bölgenin tarihine bakacak olursak ülke gündemine oturacak olaylarla gündeme gelmemiştir. Çünkü tarikat, her türlü insanı aynı sofraya oturtmasını bilmiştir. Böylece diğer bölgelere nazaran daha sakin ve huzurlu hayat sürmektedir.
Tarikatlara yöneltilen olumsuz eleştiriler zaman zaman yerinde olmakla birlikte bu eleştirilerin tamamını kabul etmemiz mümkün değildir. Tarikatlar yapılan olumsuz eleştiriler tarikatın kendi içine yöneliktir. Ama bu kurumların sosyal faydaları tartışılamaz.

KALABALIKLARDAN BAHSEDELİM

Sınıflara, milletlere ayrılmış bir Avrupa’da yekpare bir kalabalıktan söz edilebilir mi?
(CEMİL MERİÇ, MAĞRADAKİLER)

Milliyetçilik modern dünyanın sorunu. Dünyanın binlerce yıllık geçmişinde onlarca imparatorluk vardı. İmparatorluklar insanları tek bir bayarak altında toplamayı amaçlayan devlet şekilleriydi. Bu imparatorluklar milliyetçilikle tarih sahnesinden silindi. Kriteri sadece insan olan anlayışın yerini, kriteri dil, din ve ırk aldı. Şimdi söyler misiniz milletlere ve sınıflara ayrılmış dünyadan nasıl kalabalıklardan söz edebiliriz?