İslam
dünyasının asırlardır tartışma konularından biri hilafet diğer adıyla halifelik
meselesidir. Sözlükte; arkada olmak, yerine geçmek gibi manalara gelir. Dini
literatürde ise halife en yüksel yönetici, Hz. peygamberden sonra onun yerine
geçen, dini koruyan ve onu uygulayan ve
dünya işlerini düzenleyen kişiye verilen unvandır. Biz burada halifeliğin iki
farklı boyutunu ele alacağız. Birincisi ve en önemlisi olan İslam dünyasının
devlet başkanlığı sorunu olan halifelik meselesi. Bildiğimiz gibi Hz.
Muhammed(sav) iki görevi vardı: Risâlet ve riyaset. Risalet, Hz. peygamberle
mürekkep olan bir vasıftır. Yani Risâlet dini getirip onu tebliğ etmektir. Bu
da Hz. peygamberin ölmesiyle bitmiştir. Bundan sonra hiç kimse yeni bir din
getirip bunu tebliğ etmeye kalkışamaz. Bu işe kalkışması zaten İslam’ın özüne
aykırı olacaktır. Diğeri olan riyaset ise idare ve başkanlık etmek manalarına
gelir. Yani riyaset devredilir bir vasıftır. İslam dünyasında ilk ayrılıkların
çıkması bu riyaset yani hilafet meselesidir. Hilafet, Hz. peygamberden sonra da İslam kuralları
çerçevesinde kısa dönem gitse de bu gün bile çözüme ulaşmış değildir. Özellikle
son asırlarda milliyetçilik etkisiyle İslam ülkelerinin suni sınırlar çizerek
yönetimlerini kendi anlayışları doğrultusunda bir idare benimsemesi bu
meselenin ne kadar mühim olduğunun en açık göstergesi. Hilafetin tanımını
yaparken dini hükümleri koruyan ve uygulayan şeklinde bir ifade kullanmıştık.
Ama günümüz İslam ülkelerinde devlet başkanlarının çoğu belki de hepsi dini
hükümleri uygulamaktan uzaktır. Aynı zamanda devlet başında bulunanlar ölünceye
kadar iktidarda kalmaktadır ve keyfi uygulamalar yapmaktadır. Oysa halife İslam
âleminin efendisi ve hizmetkârı olmalıdır. İslam dünyasını gayri Müslim dünyaya
karşı en iyi şekilde savunmak ve temsil etmelidir.
Halifeliğin ikinci boyutu olan
konuysa insanın halifeliği meselesidir. İnsanın halifeliği meselesi Allah’ın
Bakara süresi 30. Ayette söylediği ‘ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ sözüyle
başlar. Biz burada insanın halifeliğini
yukarıdaki bilgiler doğrultusunda açıklamaya çalışacağız. Yukarıda halifeye dini
temsil etmek ya da savunmak şeklinde görevler yükledik. Bu anlam çizgisinden
haraketli Allah insanı kime karşı temsilci olarak yeryüzüne gönderecek?
Bilindiği gibi yeryüzünde bir tek akıllı varlık insandır. Dolayısıyla insan,
bir hayvana ya da bitkiye karşı Allah’ı temsil edemez. İnsan birilerine karşı
Allah’ı temsil etmelidir. Demek ki bakış
açımızı genişletip farkı şekilde bakmasını bilmeliyiz. Yeryüzünde her insan
hidayete ermediği muhakkaktır. Dolayısıyla hidayete eren insan hidayet ermeyen
insana karşı Allah’ı temsil ve savunmakla mükelleftir. Yani her hidayet eren bir
anlamda kendinin de başkanıdır ve sosyal hayat düzeniyle ilgili bir görevi vardır.
Bu başkanların üzerinde bir genel başkan mevcuttur. O da ilk paragrafta
açıkladığımız gibi Müslüman dünyasının halifesidir.Burada herkes işini yaptıkça temeli
sağlam bir toplum düzeni çıkacağında hiç şüphe yoktur. Bu aynı zamanda İslam da
sağlam bir idareciliğin olduğunu gösterir. Bu hedeflere bu gün ulaşmak pek güç
gibi görünse de hiçbir şey geç değildir.