Pages

15 Mayıs 2014 Perşembe

BİR İHTİLALİN GÖLGESİNDEKİ HAYAT















Bir ahı yüklendiğinde bohçasına rahip
Bir aşka ağlıyordu dilim
İçinde yaşadığım masaldan hayatı yatırdım yastığıma
Saltanatımı taşımak zordu bu bedende
Yeni bir fetih arzuluyordu kalbim
Ebabiller mi bekliyordu helâkını sırtlanan
Yahut tohumlarını mı ekiyordu avucunda bu yeni depreme

Sabah baskını yediğimde ben
Berduş bir nakusun sesiyle uyandım hayattan
Başkaldırışım hüküm giymiş bir hayata
Ne zaman var olacak kalbin saltanatı
Yoksa günah mı sardı âfâkı

HER ŞEY BİR DÜĞÜM İÇİNDE
.
Hastalıklı bir kalbim vardı
Dinamitler bitiriyordum
Islanmış barutların üzerinde bir saltanat kuruyordum
Yüce bir divandı kalbim
Aslında bir darbeyi rüyamda yargılıyordum
Bir şehre fazla mesai yaptıran kendi saltanatım
Yahut vakitsiz gelen baskın mı
Ya bir şairi hasta eden yolların gurbeti mi
Yoksa derince kazılı mezarı
Belki de bir kaktüstü dikeniydi utandıran
Bir çölü susuz bırakan kimsesiz oluşu
İşte buydu bana ağıt yaktıran.

Kimse bilmez beni
Tam mevsiminde açar kalbim
Gecikirse kalbimin mevsimi açmaz güzele
Geciken mevsim çiçek vermez göğüs kafesimde
“En kurak çölüm” der durur içimde

***

Şu giden içinde bir ihtilali barındırır
Yürüyüşü darbeci bir albayı andırır
Öldürmez silahı hiçbir insanı
Yalnız ruhundan ölüler ordusunu kaldırır
Yoktur gücümüz darbeye darbe yapacak
Ve bir avuç meçhule sevdalı insanların
Göğsündeki kuşu kim avutacak

Öyledir hep ihtilalcilerin dünyası bize
Öyleyse birileri hayallerimizi götürmüş olmalı
Yahut bir çuvala koyup uçurumdan attılarsa düşlerimizi
Bu yüzden midir bir kalbin ellerini tutamamamız
Eğer kalbe vurulacaksa prangalar niçin bedenlerimiz müsle edilir


Bırakmaz yakamızı musibetler
En ağır işkence amberi ateşle bir tutulması olur
İşte yürüyor bir yârin paletleri kalbimizde
Zordur bağışlamak namludan çıkan kurşunu
Öpebilseydi o kör vuruşu
Belki de meçhulde aydınlığı görürdük
Ve derince oyulmuş yaraların içinde

DÜĞÜMÜN BİR PANZEHİR SUNULMALI

Sokak satıcısına benzer halim
İçimi satarım gelene gidene
Masum bir hayatı yargılar durur bir yar
Bağışlamaz kavalımdan çıkan sesi
Terazisinden kayar adaleti

Bir göç kuşuna sarılıp gittiğimde
Çıkıp gitsin şu hayatlardan bedbahtlar.
İblis huşu içinde namaz durduğunda
Açılsın cennetin kapılar ardına kadar
Nurlar içinde geldiğinde azrail
Kör kurşun içinde beklesin beyaz bir ölüm.
Benim en güzel duam budur derim.

***

Baskında kaçıp gelmiş yolcuyum
Ayaklarım tutuştu yorgunluktan
Vardığımda kuşlarım helak olmuştu
Miras kalan bir baston taşıyorum ellerimde
Bir tarafta bir yârin düşlerimi öpüşü bitmişti
Ve sizden yalnız şunu istiyorum
Kalbinizi bir günlüğüne bana kiraya verin
Benimkine zehirli bir kelimeyi tıktılar boğazına
Vadesini doldurdu ne de olsa delice bir sevginin
Öksüz bırakamam kendimi
Sizden yalnız kalbinizi istiyorum