Pages

1 Aralık 2014 Pazartesi

SAHİPSİZ MEDENİYET

Medeniyet üzerine konuşulacak çok şey var. Yani medeniyet üzerinde çok yazılar yazıldı, çizildi. Benim bu yazdığım yazı da bunlardan biri olacak. Amacımız ne? Tatbikî bu yazılanlar arasında ele aldığımız konuya farklı bakış açıları getirerek sunmak. Dedim ya ortada sahip çıkamadığımız bir medeniyetimiz var ve bizden olmayan bazı insanlar bu medeniyetimizi sahiplenmek için kendilerine yamıyorlar. Ve bizim insanlarımız da bu olanlara çanak tutuyor. Batı bir ölçüt getirdi: gelişmişliğin ölçütü ekonomi. Niçin medeniyet değil? Çünkü Batı her şeyiyle Hıristiyan ve Hıristiyanlık bir medeniyet kuramadı. Eğer ölçüt medeniyet olsaydı bize karşı kendilerini nasıl savunurdu? Artık Batı ekonominin yanında medeniyeti de sahiplenmek istiyor. Kendi insanı ve kendi insanımızla medeniyetimiz başka yerlere taşınmakta.  İslam’da ise “iki günü birbirine eşit olan zardadır” diyen bir anlayış var. Bu ifade İslam’a dinamizm vermesine ve medeniyet kurdurmasına yetecek bir söz. Bu anlayışla bırakın insanı, gökte uçan kuşu yaşatan bir anlayış geliştirdik. Biz uygarlığı değil Umranı hedef etmiş bir medeniyete sahibiz. İşte bu Umranı ‘bizim değil’ diyemeyiz. Yoksa elimizdekilerini başkaları alıp götürecek. Bu sahipsizlik daha çok bu medeniyeti kuran insanlar üzerinden yapılmakta. Mesela Kanuni Sultan Süleyman’ın Alevileri öldürdüğü söylenir. Daha sonra da büyük bir karalama kampanyası çıkartılır. Velev ki öldürmüş olsun bizim insanımız değil mi? Bu insanın hiç mi doğrusu olmadı? Bizim Peygamberimiz dahi hatalar yapmışken diğer insanların hata yapması düşünülemez. Aynı zamandan da medeniyete sahip çıkmak insana sahip çıkmakla olur.  Bu dine ve insanlığa hizmet etmiş insanları, bu insanların getirmiş olduğu sistemleri başkasına yamamayı bırakalım artık. Eğer doğrusuyla yanlışıyla kabullenmezsek başkası sahiplenecek.