Pages

16 Ocak 2014 Perşembe

DEVLET VE DİN

Din insanlar için ne olursa olsun vazgeçilmez bir unsurdur. Bir kişinin dahi olsan dinle ilişkisi olmadığı düşünülemez. Bu durum ateist biri içinde geçerlidir. Onun bu tutumu din konusundaki yerini belirler. Bu konu doğrultusunda son yüzyılda ortaya çıkan yeni bir kelime var. Adı: laiklik. Laikliğin temel anlayışı devlet yönetiminde herhangi bir din veya dini görüşün referans alınmamasıdır. Bununla birlikte zamanla laikliğe farlı anlamlarda yüklenmiştir. Bunlar akıl ve bilim ve vicdan hürriyetidir.  Ele alacağımız konu dinle devletin ayrı tutulması olacak. Konuya geçmeden önce laikliğin kısa tarihine bakmak meseleyi kavramamıza yardımcı olacaktır. Laikliğin ortaya çıkması ortaçağa kadar gitmektedir. Ortaçağın dönemini özelliklerinden biri dinin her şeye egemen olmasıdır. Laiklik, Rönesans ve Reform hareketleriyle kendini iyiden iyiye hissettirdi. Özellikle Fransız devrimiyle devletin tüm kurumlarında hâkim olan bir ideoloji haline geldi. Daha sonra Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan inkılaplar laiklik doğrultusunda yapıldı. Yapılan laiklik doğrultusundaki inkılaplar halkın tepkisini de çekti. Bu tepkinin oluşmasında ya laikliğin yanlış anlaşılması ya laiklikten kastedilenin ne olduğu bilinememesi ya da laikliğin kör bir ideolojiyle zihinlerde tutulmasıdır. Ve laiklik günümüzde –büyük bir nedenle laiklikten kastedilenin ne olduğu bilinmemekte- gündemde olan tartışmalardan biridir.  Laikliğin kısa tarihine baktıktan sonra devletle dinin nasıl ayrı tutulamaz olduğuna bakalım.  Bir devletin başında olduğunuzu düşünün ve kendinizde dinden soyutlayın. Bu söz laikliğin kendi içinde ters olan bir durum. İnsan doğuştan bir şeye inanma eğilimindedir. Bunu yazımızın başında da belirtmiştik.  Bu da laikliğin diğer anlamı olan akıl ve bilime ters düşer. Devleti yönetenler elbette kendi inançları doğrultusunda politikalar üretirler. Bunu dünyanın dört bir tarafında görebilirsiniz. Bu durum görmezden gelinemez. Özelliklede uluslararası ilişkiler bile yeri geldiğinde dini çıkarlara dayanıyor. Örnek verecek olursak İran’la tarih boyunca üst düzey seviye iyi ilişkilerimiz olmamıştır. Bunun nedeni İran toplumunun Şii, ülkemizin de Sünni inancı benimsemesidir. Bu da devletlerarası ilişkide ilişki de olduğunuz devletin dini yapısı sizin politikanızı belirlemenizde rol oynamıştır. Bu bir realitedir. Bu konu da görmezden gelinemez. İnsan vicdan duygusuna sahip bir varlıktır. Bundan dolayı insanın, neye değer veriyorsa ona göre ona göre hayatını devam ettirecektir. Din insanın yaratılışından beridir var olan bir şeydir ve var olmaya da devam edecektir.  


                                                                                                                                                             

0 yorum:

Yorum Gönder