Ilımlı İslam, islamafobya gibi
kavramları son yıllarda çok duyar olduk. Bunun sebebi İslam dünyasının diğer
insanlara verdiği olumsuz imaj. Şundan emin olmalıyız ki bir Gayri Müslim bizi
bizden daha iyi bilmektedir. İslam’ın neye değer verdiği ortadadır. Gayri
Müslim de İslam’ın neye değer verdiğin bilmektedirler. Öyleyse dünya neden
İslam’a olumsuz bir tavır takınmaktadır? Hemen cevap verelim: Dünya bu tavrı
İslam’a değil, Müslümana takınmaktadır. Bu bilgi doğrultusunda başta verdiğimiz
kavramları açıklayalım. Ilımlı İslam’dan kasıt ılımlı Müslümanlık,
İslamafobya’dan kasıt Müslüman korkusu. Çünkü İslam’ın sonradan ılımlı olması
ya da sonradan korkulan bir din haline gelmesi söz konusu değildir. Bu değişken
durumu insan yani Müslüman almıştır. Maalesef bu açığı biz kendi ellerimizle
onlara vermekle hatalarımızı İslam’a mâl ettik. Asrısaadeti düşünün. Makasın
kollarının birini İslam diğerini sahabeler olarak tasvir edin. Aradaki mesafe
ne kadarda kapalı. Şimdi de günümüz Müslümanlığını düşünün. Aradaki mesafe ne
kadar da açık. Bunun sebebi Müslümanların İslam’ı nasıl algıladığıyla
alakalıdır. Özellikle Batı toplumunu İslam’a olumsuz tavır takınmasında
oralarda yaşayan Müslümanların yaşayışları etkili olmuştur. Batı’da yaşayan
Müslümanların aile yaşantısı ‘övündüğünüz İslam bu mu?’ imajı vermiştir.
Avrupa’da ya da denizaşırı ülkelerde insanlar İslam’ı seçerken Müslüman
yaşayışından değil de dinin temel kaynaklarından öğrenmesi de işin ayrı bir
boyutu. İslam’a karşı takınılan olumsuz tavrın başında İslam hukukunun
uygulamaları gelmektedir. İslam hukuku kendi içinde gelişmiş özgün bir
hukuktur. İslam hukuku, miras hakkı ve çok evlilik gibi konulara saldırıya
maruz kalmaktadır. Bu saldırın olmasında biraz da bizim payımız vardır. Çünkü
kendimizi ifade etmediğimizden bu saldırılar yaşanmaktadır. Eğer kendimizi
anlatsaydık bu saldırıların bir kısmını elimine ederdik. İslam hukuku asırlar
boyunca kümülatif olarak ilerlemiştir ve kendi içinde bir tutarlılığı vardır.
Yıllar boyu devam eden birikimiyle biri ilim halini almış ve literatürde yer
bulmuştur. Hukuk meselelerini tek tek ele alacak değiliz. Çünkü konumuz bu
değildir. İslam’ın maruz kaldığı diğer mesele ise Kur ’anı kerimin muhtevasında
çelişki oldu yönündeki eleştiridir. Kur’an meali okuyarak onun hakkında yorum
yürütmek belki de en cahilce davranış olacaktır. Elbette Kur’an mealini okuyarak
zorlanmadan anlamını çıkaracağımız ayetler mevcuttur. Buradaki mesele Kur’an’ın
anlaşılması güç olan ayetlerini mealden okuyarak çelişkinden söz etmek yersiz
bir eleştiridir. Bu eleştiriyi yöneltenler tefsir gibi bir ilimin dalının
olduğunu düşünmediler mi? Kur’an’ın nazilinden bu yana onlarca ve cilt cilt
tefsir kitapları yazıldı. Sırf altı yüz sayfalık bir kitabı anlamak içini. Aynı
şekilde İslam hukuku gibi tefsire de literatürde bir yeri vardır.
Binaenaleyh, İslam’ın eleştirilere
maruz kalmasının sebebi bizleriz. İslam’a yöneltilen olumsuz tavırların sadece bir
kaçını aldık. Burada önemli olan daha öncede ifade ettiğimiz gibi kendimiz
başkalarına anlatmakta güçlük çekmemizdir. Eğer kendimizi ifade edersek o zaman
da bu olumsuz tavırlarla karşı karşıya gelmeyiz. Aynı zamanda bu tavırların oluşmasında
yaptıklarımız ve söylediklerimiz paralellik göstermemesi de ayrı bir meseledir.
0 yorum:
Yorum Gönder